Türkiye ile İsrail komşu mu olacak? Özay Şendir’den dikkat çeken yorum

Posted by

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’in açıklamaları şöyle; Bu işin aslı şu; Akıl vericilerin yani ABD’nin orada bir fiili durum yaratılıyor. Defakto olarak bir durum yaratılacak. Washington’dan gelen ‘Biz adil bir seçim yapılamayacağını oradaki muhataplarımıza bildirdik’ filan, o Türkiye’nin tepkisini kesme ayağı. ABD, ‘Seçim yapma’ diyecek de terör de terör örgütünün seçim yapma şansı var mı, yok.

Burada bir tane temel niyet ortaya çıkıyor. Endişe kaynağımız meselesini söyleyeyim. Şu; Suriye’de yapacağı seçim ve yaratacağı defakto duruma, sonra Irak’ın kuzeyinden Bafel Talabani’yi ekleyerek bir başka federe devlet oluşturur mu? Yani toprakları Irak ve Suriye haritası içinde yer alan ama Talabani ile PKK/YPG’nin ortak bir toprak bütünlüğü içinde bir özerklik ilan etme çabasına doğru gider mi?

Dolayısıyla Türkiye’nin bu konudaki tavrı çok net, söyleyeyim ve bu işi çok yakından takip ediyoruz. O ABD’den gelen ‘Biz muhataplarımıza ilettik’ açıklaması filan bizi çok alakadar etmiyor. Bu PKK’yı devletleştirme sürecinin ve Barzani’yi tasfiye etme süreci. Bakın Barzani’ye yakın istihbarat siteleri, normal resmi Rudaw’dan bahsetmiyorum. Resmi başka sitelerde son 1 yıldır bas bas bağırıyor, ‘ABD bizi tasfiye etmeye çalışıyor’ diye.

Barzani grubunun yakınmasıyla ABD’nin bu terör örgütüyle beraber tanzim ettiği seçim paralel gözüküyor.Yani Barzani ailesini tasfiye ederek PKK/YPG’yi ve Bafel Talabani’yi tüm Kürtlerin temsilcisi yapmak yolunda bir adım atarlar mı? ABD söz konusu olduğu için ‘hayır’ diyemiyorum. Dikkatle takip etmemiz gereken bir süreç var orada.

ASIL AMAÇ İSRAİL’E GÜVENLİK KUŞAĞI MI?

Burada çok amaç var. O unsurlardan bir tanesi olabilir ama temel mesele şu;

Dünya çok uzun zamandır Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını konuşuyor. Bakın, Girit’te Suda Deniz Üssü 1970’lerden beri var aslında. Ama niye bu kadar büyütüldü? Bu kadar büyütülmesinin sebebi ABD’nin orayı Akdeniz ile Ege için kritik bir nokta halinde görmesi.

Gazze’ye niye iskele kurdu? sorusunun da cevabına bakmak lazım. Amaç Gazze’ye yardım etmekse ne olurdu, İsrail kapıları açardı. Gazze’ye yine yardım giderdi. ABD oraya 350 milyon dolara yakın bir para harcayarak niye iskele kurdu?

Doğu Akdeniz’de en zengin yatakların olduğu hatta yakın bir yerden bahsediyoruz. Kıbrıs’ın münhasır alan dediğiğimiz bölgesi zaten Lübnan ve İsrail’e doğru uzanıyor. Zaten orada halhazırda denizden gaz çıkarılıyor. Ama Gazze’nin açıklarının ne kadar araştırıldığını, ne bulduğunu bilmiyoruz.

1 – ABD, doğal gaz ile ilgili müthiş bir enerjinin göbeğinde oturuyor.
2 – Burada planı eksik görmememiz lazım. Meseleye Doğu Akdeniz üzerinden bakıyoruz. Bakın, ABD tarihinde ilk kez 2024 savunma bütçesine ‘Karadeniz Stratejisi’ diye bir şey koydu. Karadeniz Stratejisi ne? Karadeniz’e kıyısı olan müttefiklerle oraların kalkınması filan…

Türkiye çok akıllı bir hamle yaptı. Bükreş’te bir toplantı yapıldı. Orada Romanya ve Bulgaristan, iki Karadeniz’e kıyısı olan ülke dediler ki, ‘Biz ABD’yi Karadeniz’e çağıralım. Ukrayna-Ukrayna savaşından mayınları arayalım. Mayın riski var. Mayınları aramaya ABD de gelsin’

Aslında ABD, Bulgaristan, Rusya üzerinden Montrö’yü baypas etmek istedi. Bu Karadeniz Stratejisi ona yarayacaktı. Ama şöyle bir şey oldu. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler gitti ve şöyle bir şart koydu; Bir başka ülkeden yardım istemek ancak 3 ülkenin oy birliğiyle olur. Yani Romanya ve Bulgaristan ABD’yi istese bile Türkiye veto ettiği için şu anda ABD Karadeniz’e giremiyor ve Montrö geçerli kalıyor.

Dolayısıyla ABD’nin bir denizler stratejisinden bahsedebiliriz. Hangi denizler bunlar? Şu anda doğal gaz ile ilgili çok büyük kaynak olan denizler. Elbette İsrail’e bir güvenlik şemsiyesi oluşturuyor ama şunu da dikkatten kaçırmamak lazım. Aslında Trump’ın damadı Jared Kuschner, Kızıldeniz’de Netanyahu ile Prens Salman’ı filan buluşturarak ve Abraham Anlaşmaları gibi bir anlaşmayı masaya koyarak zaten kitledi. Gazze’deki katliama dair İsrail’in çevresindeki Müslüman nüfusu ülkelerden tek ses çıkmamasının sebebi bu. ABD orayı ekonomik olarak çok bağladı. Yani İsrail’e kalkanı para ve Müslüman ülkeler üzerindeki etkisini kullanarak sağladı. Burada hem ikinci bir İsrail yaratma çabası mıdır bu? Evet, öyledir.

ABD, KÜRTLERE DEVLET KURMAYA MI ÇALIŞTIRIYOR?

ABD’nin oradaki derdi Kürtler değil. ABD’nin oradaki derdi bölgede yapısı İslamiyete dayanmayan baktığın zaman seküler ikinci bir devlet yapısı oluşturmak. Bunu yaparken 2 unsurun üzerinde duruyor.

1 – Zaten İran ile görünen bir rekabeti var. İran’ı güçsüzleştirme, etkisizleştirme.
2 – Irak’taki çok büyük enerjinin üzerine oturma meselesi. Irak’taki enerjinin üzerine oturmuş durumda.

Şu anda mesela çoğumuzun gözünden kaçıyor. Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı’ndan niye petrol gelmiyor? Çünkü şu oldu; Bağdat yönetimi oradaki İngiliz ve Amerikan şirketlerine dedi ki; Bundan sonra sadece Kürt yönetimine para ödemeyeceksiniz. Bana da ödeyeceksiniz. Benle sözleşme yapacaksınız.’

Bölgede bir sürü gelişme oluyor. Türkiye’nin Irak ile yaptığı en son anlaşma ve o anlaşmayla doğacak ticari zenginlik özü itibarıyla artık bölge zenginlikler üzerinden gidiyor. ABD, İsrail ile koşulsuz müttefik. Seküler yapısı olan yeni bir devlet yaratma arayışında. Burada Kürtler hedefi mi? Evet hedefi. Geçmişte de böyleydi.

Saddam döneminde Pasifik’te Guam Adası’na kaçırmak zorunda kaldığı CIA Peşmergeleri çıkmıştı. Mossad’ın en yoğun faaliyet gösterdiği ikinci bölge Irak’ın kuzeyidir. Bunların hepsini bildiğimiz için o Washigton’dan gelen kaygıya çok da inanmıyoruz.

ABD’NİN PKK’NIN SURİYE KOLU PYD’YE DESTEĞİNE İLİŞKİN GÖRÜNTÜLER

Bir adım ötesine gidelim. DEAŞ’ın hava gücü mü vardı? Niye destek verdiğini iddia ediyor DEAŞ’ın? Şu anda ABD senatosunda verilen teklif var ve omuzdan havaya atılan füzeler YPG’ye verilsin. Bitmedi… DEAŞ’ın elinde tank mı kaldı. Niye DEAŞ’ın elinde javelin füzeleri var. Çok net, mesaj Türkiye’yedir.

Kendimizi kandırarak bu krizden çıkamayız. Bu işi önce doğru analiz etmemiz lazım. ABD orada kendine bir paralı lejyon oluşturdu. Kendi askerini yollamıyor. 300 tane eğitmeniyle küçük bir ordu yaratıyor. Bu orduya aynı zamanda hava eğitimi veriyor.

Geçtiğimiz günlerde hava indirme eğitimi verdiler. Hava indirme eğitimi savunan ordulara verilmez. Hava indirme eğitimi hücum eden, saldıran ordulara verilir. Bir yerden bir yere paraşütle birlik atarsınız ve orada bir hareket geliştirirsiniz.

Burada bizim bakmamız gereken yer Rusya’nın bütün bu olup bitene ne diyeceği. Şöyle bilgiler var; ABD’nin bu seçim planı, hatta Bafel Talabani ile PKK/YPG’yi birleştirme planının Rusya aracılığıyla Esad’a sunulduğunun bilgisi var. Doğrudur, yanlıştır… Ama şunu biliyoruz… Rusya niye Suriye’de? Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma amacıyla davet edildi. Peki Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden ve fiilen bölen bu seçim çabasına şu ana kadar Moskova niye hiç ses çıkarmadı? ABD’yi sorgularken beraberinde Rusya’yı da sorgulamamız gerekiyor.

Şunu da söyleyeyim; Esad’ın Türkiye ile müzakere etmek istemesinin kaçınmasının sebeplerinden, Moskova’ya rağmen Esad bunu yapamaz. Moskova’ya danışarak yapıyor. Moskova’nın Türkiye’ye olan ihtiyacıyla, Türkiye’nin Rusya’ya olan ihtiyacı arasındaki denge Türkiye’den yana. Şu anda yaptırımlarla ilgili Rusya’dan dolayı Türkiye büyük bir baskı altında. Buna rağmen bir dostluk ilişkisi geliştirmeye devam ediyor. Ama Rusya bu paralelde Türkiye’ye ne kadar düzgün davranıyor kısmıyla ilgili şu anda soru işaretleri var.

Özellikle bu seçimin yapılıp yapılamayacağı konusundaki Moskova’nın sessizliğine dikkat çekmek lazım. Sadece bu meseleyi Washigton ile çözemeyiz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir