Eski Kayseri Milletvekili ve müftü Gani Aşık, Sadettin Kaynak’ın ünlü “Yanık Ömer” eseri ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki benzerlikleri yazdı.
Cumhuriyet’in Olaylar ve Görüşler bölümünde yayımlanan yazısında Aşık, “Hedefteki Başkan” dediği İmamoğlu ile “Yanık Ömer” benzerlikleri şöyle kurdu: “Yanık Ömer her savaştan bir yara taşıyor” (İmamoğlu, yargı kıskacı ve muhalefetin kaybettirme girişimleri ile yaralanmak isteniyor). “Yanık Ömer siperleri aşıyor” (İmamoğlu engelleri aşıyor). Benzerlik çok, yerimiz yok…
Gani Aşık’ın Ekrem “İmamoğlu ve Yanık Ömer” yazısının tamamı:
Türk müzik repertuvarının başyapıtlarından “Yanık Ömer”, güftesi ve hüseyni makamındaki özgün bestesi ile merhum Sadettin Kaynak şaheseridir. Yemen’den Galiçya’ya, Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na cepheden cepheye koşan Mehmetçiğin tarifsiz kahramanlığını simgeler.
Hafız, ünlü bestekâr ve Atatürk’ün dostu Kaynak, 1931’de doğan ve evinde geçirdiği kaza sonucu bedeninde yanıklar oluşan oğlu Ömer Feyyaz’a hep “Yanık Ömer” diye hitap etmiş ve bu öykü, zaman içinde kanlı cephelerde vuruşan Anadolulu Mehmet’in destansı kahramanlığında muhteşem bir müzikal yapıt olarak somutlaşmıştır.
HEDEFTEKİ BAŞKAN
Türk müziğine olan ilgisi bilinen Atatürk, bestenin usta yorumcusu Safiye Ayla’dan defalarca dinlediği “Yanık Ömer”in, bir orkestra eşliğinde okunması özlemini hep dile getirmiş. Bunu vasiyet kabul eden Safiye Ayla, Ata’nın 100’üncü doğum yılı 1981’de Muammer Sun’a bestenin orkestrasyonunu yaptırmıştır.
“Yanık Ömer”de kimi vurgular ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu benzerlikleri: “Yanık Ömer her savaştan bir yara taşıyor” (İmamoğlu, yargı kıskacı ve muhalefetin kaybettirme girişimleri ile yaralanmak isteniyor). “Yanık Ömer siperleri aşıyor” (İmamoğlu engelleri aşıyor). Benzerlik çok, yerimiz yok. İmamoğlu’nu bir yazı konusu yapmamın nedeni, iktidar doruklarının CHP kurumsalında en çok İmamoğlu’nu hedefe koymuş olmalarıdır; “meyve veren ağaç elbet taşlanır / iki gözüm çeşmesarı yaşlanır”.
TARİHİN OLAĞANÜSTÜ DÖNEMECİNDEYİZ
İktidardan hiç gitmeme kararındaki AKP’nin, İmamoğlu takıntısı sebepsiz değildir. Amerikancı darbelerin Türkiye’yi mahkûm ettiği devlet adamı yoksulluğunda siyaset arenasında toplumsal bir umut olarak doğan İmamoğlu, bugün değilse yarın, ülkenin kaderine el koyacak bir lider potansiyeline ve devlet adamlığı cevherine sahiptir. 31 Mart 2024 seçiminde İmamoğlu sadece iktidar partisinin adayı ile değil, iktidar ve entrikalarla da boğuşacaktır.
İmamoğlu “Yanık Ömer” gibi cephede düşmanla değil, siyasi rakipleri ile mücadele ediyor ve örtüşen benzetmeler kurgusal olsa da Afganlaşma sürecindeki Türkiye Cumhuriyet’i savcısız, hâkimsiz ve savunmasız, hilafet ve şeriat talepleri takipsizdir. Son kurultayının lider ve kadro değişikliği ile sonuçlanması, ülkenin kurucu partisi CHP’de tan yeri aydınlığı, gaflet ve dalaletin sonudur. Defosuz, yalansız, iyi niyetli, genç ve çalışkan Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu dayanışması, laik Cumhuriyeti ve tükenen umutları yeniden diriltebilir, 1 Nisan’cıların beklentisini, çıkar ve intikam mezbeleliğinin derinliklerine gömebilir.
Akademi ve iş dünyası, işçi ve memur kesimleri, köylüsü ve kentlisi özetle tüm ulus; kutsal Kuran’da öykülenen Eshabı Kehf uykusundan artık uyanmalıdır. Bizim 22 yıllık uykumuzun, Eshabı Kehf’in 300 yıllık uykusundan daha ağır sonuçları oldu. Anayasası tüzük/yönetmelik durumuna düşürülürken Türkü Araplaştırmak, milleti ümmetleştirmek ve laik devlet şerileştirmek planı engelsiz ilerliyor. 31 Mart 2024, CHP ve İmamoğlu’nu aşan önemde ve tüm vatanseverlerin sorumluluğunda, ulusal yazgımızın sınav günüdür.